1. Haberler
  2. Medya
  3. ‘Babam Gelince Dolaba Saklanırdım’: Kısmetse Olur Yarışmacısı Yaren, Katarsis’te Hayat Hikayesini Anlattı!

‘Babam Gelince Dolaba Saklanırdım’: Kısmetse Olur Yarışmacısı Yaren, Katarsis’te Hayat Hikayesini Anlattı!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kısmetse Olur Aşkın Gücü programıyla ünlenen Yaren Dağ, Gökhan Çınar’ın sunduğu Katarsis programına konuk oldu. Çocukluğunu, gençliğini ve program sürecini anlatan Yaren, yaşadığı zorlukları tüm çıplaklığıyla anlattı.

Kısmetse Olur Aşkın Gücü programıyla tanıdığımız Yaren Dağ, Gökhan Çınar’ın sunumuyla YouTube’da yayınlanan Katarsis X-TRA programına konuk oldu.

Popo estetiği, lüks yaşama olan merakı, kavgaları ve entrikalarıyla tanıdığımız Yaren, aslında öyle biri olmadığını göstermek için programa katılmış ve hayatını bizlere ilk kez bu kadar açmıştı.

Özellikle çocukluğuyla ilgili söyledikleriyle hepimizi merak eden Yaren’in hayat hikayesine gelin birlikte göz atalım…

Gökhan Çınar’ın “Nasıl bir his hayatının izlenmesi?” sorusuna da şu şekilde cevap verdi 👇

‘Garip bir hismiş. Yani ilk defa kamera önü kısmında bulundum. Biraz insanı geriyor en başta. Olmadığımız biri gibi kendimizi gösteriyoruz. Kendimi olmadığım biri gibi gösterdiğim için ufak bir pişmanlığım var. Kendi kendimin gazına geldim. ‘Keşke yapmasaydım’ veya ‘Keşke söylemeseydim dediğim yerler var.’

“Mutlaka ortaklıklar vardır ama sen aslında nasıl birisin? Bizim orada gödüğümüz sen nasıl biriydin?

‘Sizin gördüğünüz lüks düşkünü, parayı çok seven, öfkeli, şiddete meyilli, bağıran bir kadındı. Ama içimde ne fırtınalar kopuyor bir ben bir Allah biliyor. Aslında vurgulamak istediğim şeyler tırnaklarımla kazıdığım için içimde yara olan şeylerdi, açığa çıktı. Bu bir reality show olduğu için aynı zamanda ön planda olmak istedim. İddialı bir giriş yaptım. ‘Parasız erkeği annesi sever’ dediğim için çok pişmanım. Aslında orada söylemek istediğim şey o değildi. Orada aslında buralara zor geldim, herkes gibi iyi standartlarda yaşamak istiyorum, standartlarım altında yaşamak istemiyorum. Kamera önü çok farklıymış, içimden başka bir şey çıktı.’

“Parasız kalmayı çok iyi biliyorum. Dış görünüşüme bakan ‘He he, dışarda yatmışsındır’ der ama gerçekten sokakta kaldığım, sokakta yattığım oldu. Ailemin olmadığı günleri biliyorum. Çok zordu.”

Hemşireliğe devam edip etmeyeceği sorulunca ise “Devam edeceğim tabii ki. Ben bu programa girerken patronlarım insiyatif kullandılar. ‘Git amacına ulaş, geri döndüğünde işin burada’ dediler. Bana bu imkanı sağladıkları için teşekkür ediyorum.

Kendisi bir gün ünlü olacağının hayaliyle yaşamış. “Şarkı söyleyemiyorum, sesim güzel değil. Dans edemiyorum, yeteneğim yok. Bunu yapabildim” diyen Yaren, programa biraz da ünlü olmak için katıldığını itiraf etti.

Ama asıl katılma amacı inatmış. ‘Bir ilişkim varmış uzun yıllar süren. Ayrılmıştık. Ona inat olsun diye katılmıştım. Barışma imkanını sıfırlamak istedim. Benim elimde olsun diye, sonsuza kadar kapansın diye katıldım.’

Fakat Yaren amacına ulaşamamış. Programın ardından bahsi geçen eski erkek arkadaşıyla yeniden görüşmeye başlamış. Hala da görüşmeye devam ediyorlarmış.

Sıra geldi en can alıcı soruya… “Programda gerçek bir ilişki yaşadın mı?”

‘Yaşadım. Aşık olmadım, olduğumu zannettim. Aslında o çok hoşlanmakmış.’

“Peki ‘İyi ki girdim’ der misin?” sorusuna ise “Demem, girmesem de olurdu ama pişman değilim” dedi.

Çocuk yaştan beri ünlü olma hayalini ise “Özgüvensiz bir çocuktum. Kapı çalsa açamazdım, hala da öyle. Hep dizi izlerdim oradaki popüler kızların yerinde olmak isterdim. ‘Görürsünüz bir gün ünlü olacağım herkes beni bilecek’ derdim.” dedi.

Sıra programın en bilindik sorusuna geldi ‘Nasıl bir evde dünyaya geldin?’

“4 kişilik bir ailemiz vardı. Biraz huzursuzdu. Çocukluğuma dair huzursuzluğu hatırlıyorum. Kalp çarpıntısı, korku… Babam çok sinirli biriydi, gergin, disiplinli, kuralcı. Yani masada tuzluk yok diye o masayı ters çevirirdi. Saat 18:00’de gelirdi eve beklerdim ‘Bugün ne için kavga çıkacak?’ diye.”

“Bir dolabımız vardı, onun içine girerdim. Annemizin önüne çok atladık ablamla. O da bizim önümüze atlardı. Böyle geçerdi günlerimiz. Bazen birbirimizi korurduk. Ablam benden daha çok şey yaşadı. Çok iyi günlerimiz de oldu, dışarıya karşı. Her yaz süper otellere tatile giden, çok iyi bir aileydik dışarıya karşı. Misafire ‘Hoş geldin’ demediğim için dayak yerdim.”

‘Babam da huzursuz bir evde büyüyüp bunları görmüş.’

“Babam ben 19 yaşına kadar ‘Seni seviyorum’ demedi. Ne zamanki o illet hastalığa yakalandı, o zaman anladı. ‘Seni seviyorum’ demeyi, bunu göstermenin yanlış olmadığını, karşındakini şımartmayacağını o zaman anladı.”

‘Annem çocukları için susan, bastırılan, aşağılanan, çocuklarını çok seven bir kadındı. Hep ‘Seni seviyorum’ derdi. Hata da yapsam arkamda dururdu. Hep destekleyiciydi.’

Babasının hastalık sürecinde “Annemle nöbetleşe uyurduk, ölecek mi diye beklerdik. Sürekli kontrol ederdik. Bir gün ben uyurken bilinci gidip geliyormuş annem uyandırdı. Yanına gittim bana farklı bir adla seslenip ‘Hoş geldin’ dedi. ‘Burada hep böcekler var’ dedi. Ambulans çağırdık.” diyerek anlattı.

‘Hayatımın en zor gününü yaşadım. Siren sesinden nefret ediyorum. Onu o şekilde görmek istemedim. 10 gün boyunca arabada yattık hastane önünde. 10 gün sonunda bir çorba içelim dedik, hastanenin karşısına gittik. O sırada telefon geldi ‘Gelin’ diye. Şok oldum. Ağladım ama sessizdim. Sonra sustum, o cenaze kısmında donuktum. İçimde kaldı, atamadım.’

“Babam öldükten sonra borçlarla kaldık. Maddi sıkıntılar başladı. Üniversite son sınıftaydım. Babamın hastalığı süresinde yeme bozukluğum oldu. 3 haneli sayılara çıktım tartıda. Özgüvensizdim, iyice özgüvensiz oldum. Arabamı sattım. Her işte çalıştım. Sonra ameliyat oldum.”

‘Bu sefer de fazla zayıfladım. Bulimia hastalığına yakalandım. 40 kiloya kadar düştüm. Yeniden kilo alırım diye korkarak yemek yedim. Yemekten sonra çıkartıyordum. Mamalarla beslendim.’

“Babam öldükten sonra bir akrabam, dışarıya çıktığım için bana yanlış bir sözle iftira attı. Güya beni kurtarmak için çabalıyordu. Beni herkesin önünde, bir meydanda dövdü. Kimse yardım etmedi. Arabaların önüne atladım kurtarsınlar diye, kimse durmadı.”

‘Sonra üç tane kızın olduğu bir araba durdu. Oradaki bir kadın kurtardı beni. O yüzden o zamanlar insanlara daha çok tepkiliydim. İnsanlardan nefret ettim. Beni kimse kurtarmadı. Annemin ve ablamın da o olaya destek olduğunu düşündüm. Şikayet ettim. Telefonumu da kırdım, hiçbiriyle aylarca görüşmedim. Annem ve ablamı da aramadım hiç. Yeğenim doğmasına rağmen… Sürekli kendimi koruma çabasındaydım. Kornadan korkardım. Yolda yürürken hep arkama bakardım.’

“O süreçte bir kız arkadaşımla kalıyordum. Bir tartışma sonucu ev arkadaşım bana kafa attı. Burnum çatladı. Hala da yaptırmadım. O gün başka bir arkadaşım kurtardı beni. Ama nereye kadar böyle gidebilirdi ki?”

Öfke kontrol sorunu, yeme bozukluğu, travmalar… Yaren aslında hayatta güçlü durabilmek için içinde yarattığı karakteri göstermiş bize…

Programın tamamını buradan izleyebilirsiniz 👇

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yorumlarda buluşalım…

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir