1. Haberler
  2. SAĞLIK
  3. Bipolar Bozukluk nedir? Neden olur?

Bipolar Bozukluk nedir? Neden olur?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Son yıllarda bipolar bozukluk yaşayan bireylerin sayısında artış dikkati çekiyor. Genel olarak konuşmak gerekirse, yaşam tarzı, uyku düzeni, stres, alkol ve madde kullanımı gibi faktörlerin bipolar bozukluğun seyrini etkileyebileceğini düşünüyorum. Çünkü bipolar bozukluk, duygusal durumun aniden değiştiği, mani (aşırı yüksek enerji seviyeleri) ve depresyon (aşırı düşük enerji seviyeleri) arasında dalgalanan bir psikiyatrik bozukluktur. Hızla değişen dünyanın, hızla değişen haz kaynaklarının, hızla değişen aile yapısının, hızla değişen ilişkilerin, hızla değişen çevresel faktörlerin, hızla değişen sosyokültürel faktörlerin genetik yatkınlıkla birleşerek bu bozukluğun yaşayan bireylerin sayısını arttırdığını düşünüyorum. Uyku düzensizlikleri veya uykusuzluk, mani ve depresyon ataklarını tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Yoğun stres, bipolar bozukluğu olan kişilerde nöbetleri tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Stres yönetimi bu durumda önemli bir rol oynayabilir. Alkol ve madde kötüye kullanımı, bipolar bozukluğun seyrini olumsuz etkileyebilir. Özellikle manik dönemde alkol veya uyuşturucu kullanımı, duygusal dengesizlikleri artırabilir. Düzensiz beslenme, düzensiz fiziksel aktivite, sosyal izolasyon gibi yaşam tarzı faktörleri de bipolar bozukluğun seyrini etkileyebilir. Sağlıklı bir yaşam tarzının korunması, tedavi sürecini destekleyebilir.

Bipolar bozukluğun nedenleri

Bipolar bozukluk, genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşiminin sonucunda ortaya çıkan bir psikiyatrik hastalıktır. Ancak kesin nedenleri hala tam olarak anlaşılmış değil. Genetik yatkınlık ve çevresel etmenlerin her birinin katkısı konusunda net bir oran vermek zor olsa da, genetik faktörlerin önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Bipolar bozukluğun aile geçmişi, hastalığın genetik yatkınlığı olduğunu göstermektedir. Birinci derece akrabalarında (ebeveynler, kardeşler) bipolar bozukluğu olan kişilerde hastalığın görülme olasılığı daha yüksektir. Yapılan çalışmalar, birden fazla genin bipolar bozukluğun riskini artırabileceğini göstermektedir. Ancak hangi genlerin ve nasıl etkileşimlerin bu hastalığa yol açtığı tam olarak belirlenmemiştir. Stres, travma, madde kötüye kullanımı, hormonsal değişiklikler gibi çevresel faktörlerin de bipolar bozukluğun gelişiminde etkisi olduğuna inanılmaktadır. Özellikle travmatik yaşantılar, duygusal dengesizlikleri tetikleyebilir veya mevcut olan bipolar bozukluğu şiddetlendirebilir. Uyku düzeni bozuklukları da bu hastalığın belirtilerini tetikleyebilir. Uyku düzeni, düzensiz beslenme, düzensiz yaşam tarzı gibi faktörlerin de bipolar bozukluğun seyrini etkileyebileceği düşünülmektedir. Örneğin, düzensiz uyku, bipolar bozukluğun manik dönemlerini şiddetlendirebilir. Sonuç olarak, bipolar bozukluğunun gelişiminde hem genetik yatkınlığın hem de çevresel faktörlerin rol oynadığı kabul edilmektedir. Ancak tam olarak hangi faktörlerin ne kadar etkili olduğunu belirlemek karmaşık bir konudur ve bireysel vakalara göre değişebilir. Tedavi ve destek yaklaşımları da bu karmaşıklığı göz önünde bulundurarak kişiye özgü olarak planlanmalıdır.

Bipolar bozukluğun 3 evresi 

Bipolar bozukluk, genellikle kişinin duygudurumunda dalgalanmalarla karakterize edilen bir psikiyatrik bozukluktur. Bu dalgalanmalar üç ana aşamada gerçekleşir: hipomani, mani ve depresyon… Hipomani, hafif bir mani durumu olarak düşünülebilir. Kişi hipomani döneminde yüksek enerji seviyelerine sahip olur, aktif ve hedefe yönelik davranışlar sergileyebilir. Aynı zamanda kendine güven artabilir, sosyal etkileşimde artış gözlenebilir. Uyku ihtiyacı azalabilir, konuşma hızı artabilir. Hipomani döneminde kişi genellikle mutlu ve enerjik hisseder. Ancak, mani durumundaki kadar şiddetli değildir ve işlevselliği genellikle daha az etkiler. Mani, hipomaniye kıyasla daha yoğun ve genellikle işlevselliği daha fazla etkileyen bir duygudurum durumudur. Manik dönemde kişi aşırı enerji, hiperaktivite, aşırı özgüven ve abartılı düşünceler deneyimleyebilir. İyi düşünülmüş olmayan riskli davranışlar, aşırı harcama, aşırı sosyal etkileşim, dikkatsiz sürüş gibi davranışlar gösterme eğilimi artabilir. Manik dönemde kişi genellikle düşünce ve davranışları konusunda gerçekçi olmayabilir. Bu aşama, kişinin normal yaşantısını ciddi şekilde bozabilir. Depresyon, bipolar bozukluğunun diğer aşamasıdır ve mani veya hipomani dönemleriyle zıttır. Depresyon döneminde kişi aşırı üzgün, umutsuz ve enerjik düşüklük yaşar. Kişi umudunu kaybedebilir, uyku düzeni bozulabilir, iştahı azalabilir veya artabilir. Düşünce ve odaklanma zorlukları, suçluluk duyguları ve intihar düşünceleri gibi semptomlar da görülebilir. Depresyon dönemi, kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir ve profesyonel yardım gerektirebilir. Bipolar bozuklukta bu üç aşama, genellikle birbirini izleyen bir döngü içinde gerçekleşir. Bazı kişilerde mani veya hipomani dönemleri daha sık görülürken, diğerlerinde depresyon dönemleri daha baskın olabilir. Tedavi, bu aşamaların yönetilmesi ve denge sağlanması için önemlidir.

Mevsim geçişleri bipolar bozukluğu nasıl etkiliyor?

Mevsim geçişlerinin bipolar bozukluğu tetiklediği doğrudan bir kanıt veya neden yoktur. Ancak bazı durumlarda mevsim geçişleri, bipolar bozukluğu olan bireylerde semptomların değişiklik gösterebileceği bir faktör olabilir. Bu konuyla ilgili olarak bazı teoriler ve gözlemler vardır, ancak net bir neden-sonuç ilişkisi henüz kesin olarak belirlenmemiştir. Mevsim değişiklikleri, özellikle kış aylarının karanlık, soğuk ve daha az güneşli olmasıyla ilişkilendirilen mevsimsel duygudurum bozukluğu (Seasonal Affective Disorder – SAD) gibi bazı ruhsal sağlık sorunlarını tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Bu bozuklukta özellikle kış aylarında depresyon semptomları artabilir. Bipolar bozuklukla mevsimsel duygudurum bozukluğu arasında bazı benzerlikler olabilir, ancak kesin bir ilişki hala netleşmemiştir. Bazı bipolar bozukluk hastaları, mevsim değişikliklerinin duygudurumlarını etkileyebileceğini bildirmişlerdir. Örneğin, kış aylarında depresyon semptomlarının arttığını veya yaz aylarında mani semptomlarının daha belirgin hale geldiğini ifade edebilirler. Ancak bu deneyimler bireysel farklılıklar gösterebilir ve herkes için geçerli olmayabilir. Mevsim geçişlerinin bipolar bozukluğu tetikleme veya etkileme nedenleri üzerine yapılan araştırmalar devam etmektedir. Bu konuda daha fazla veri ve kanıt toplandıkça, mevsim geçişlerinin ruhsal sağlık üzerindeki etkileri daha iyi anlaşılabilir hale gelebilir.

Örnek vakalar

Ahmet adını verdiğim danışanım, 30 yaşında, yüksek enerjili ve yaratıcı bir adamdı. Son aylarda ani ve büyük enerji artışları yaşadığını, uyku ihtiyacının azaldığını ve harcamalarının kontrol dışına çıktığını fark etti. Aynı zamanda kendini olağanüstü güçlü ve özel hissettiğini ifade etti. Konuşma hızı artmıştı ve çevresindekileri etkileyici ve abartılı planlar yapma eğilimi gösteriyordu. Bu dönemde işyerinde ve sosyal ilişkilerinde sorunlar yaşamaya başladı. Ahmet, psikoterapi için başvurduğunda bipolar bozukluk tanısı aldı. Mani dönemi geçiriyordu. Tedaviye hemen başlandı ve stabilizasyonu sağlamak için ilaçlar verildi. Psikoterapi seanslarıyla duygusal dengeyi korumayı öğrenmesi desteklendi. Ayrıca uyku düzenine dikkat etmesi ve stres yönetim becerilerini geliştirmesi önerildi. Ahmet’in manik dönemi stabilize edildikten sonra, uzun vadeli tedavi planı oluşturuldu ve düzenli kontroller planlandı. Ayşe adını verdiğim danışanım, 25 yaşında, daha önceki dönemlerde depresyon geçirmiş bir kadındı. Son zamanlarda enerjisinin arttığını ve daha önce yaşamadığı kadar yaratıcı ve üretken olduğunu fark etti. Uyku ihtiyacının azaldığını, ancak aşırı harcama ve hızlı düşünce akışı gibi belirtiler yaşamadığını söyledi. Ancak birkaç hafta sonra, enerjisinin birden düştüğünü, karamsarlık ve umutsuzluk hissettiğini belirtti. Ayşe’nin durumu bipolar bozukluk tanısıyla değerlendirildi. Hipomani ve depresyon dönemlerini yaşadığı gözlemlendi. Tedaviye başlamadan önce, duygusal durumunu izlemesi için bir günlük tutması önerildi. Ayşe’nin durumu daha iyi anlaşıldığında, uygun ilaç tedavisine başlandı. Aynı zamanda metapsikoterapi seanslarına katılarak, duygusal dengeyi sağlama ve düşünce kalıplarını değiştirme becerileri geliştirildi. Ayşe’nin duygusal dalgalanmaları daha iyi yönetmeyi öğrendiği ve semptomları azalttığı gözlendi. Her bipolar bozukluk vakası benzersizdir ve bireysel tedavi yaklaşımı gerektirebilir. Bu nedenle, doğru tanı, uygun ilaç tedavisi ve psikoterapi seçimi için bir uzmanın yönlendirmesi önemlidir.

Bipolar bozukluğun belirtileri

Bipolar bozukluk, farklı ataklarda (mani, hipomani ve depresyon) farklı belirtiler gösterir. Mani atağında kişi aşırı hareketli ve enerjik hisseder. Uyku ihtiyacı azalabilir veya tamamen kaybolabilir. Kişinin konuşma hızı hızlanır ve düşünceleri hızla akar. Aşırı mutlu, özgüvenli veya coşkulu hissedebilir. Abartılı veya irrasyonel düşünceler ve planlar oluşturma eğilimi gösterebilir. Tehlikeli veya düşünce kontrolünden yoksun davranışlar sergileyebilir, örneğin aşırı harcama, riskli cinsel davranışlar veya madde kötüye kullanımı, vb. Hipomani atağında maniye benzer belirtiler görülür ancak daha hafif şiddette ve işlevselliği daha az etkileyebilir. Enerji seviyesi artar ve aktiflik gösterir. Kişi genellikle mutlu ve pozitif bir ruh hali içindedir. Yaratıcılık ve üretkenlik artabilir. Depresyon atağında ise, enerji seviyeleri düşer, aktivitelere karşı ilgi kaybolabilir. Yoğun üzüntü, çaresizlik ve umutsuzluk hissedebilir. Uykuya dalmakta zorluk çekebilir veya aşırı uyuma eğilimi gösterebilir. İştah artabilir veya azalabilir. Zihinsel bulanıklık, karar vermede güçlük yaşayabilir. Kendini suçlu hissetme veya değersizlik duyguları oluşabilir. Ölüm veya intihar düşünceleri görülebilir. Bipolar bozukluk, bu farklı ataklar arasında geçiş yapabilir. Bu nedenle, tanı ve tedavi süreci kişinin semptomlarını ve duygudurumunu farklı dönemlerde değerlendirmeyi gerektirir. Uygun tedavi, semptomların şiddetini azaltmak ve bireyin işlevselliğini sürdürebilmesini sağlamak için önemlidir.

Web

Instagram

Facebook

X

YouTube

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir