1. Haberler
  2. Magazin
  3. SİSİ: ENGİN POLAT BANA 10 MİLYON EURO PARİS’TE BİR EV VE BENTLEY ARABA VERDİ”

SİSİ: ENGİN POLAT BANA 10 MİLYON EURO PARİS’TE BİR EV VE BENTLEY ARABA VERDİ”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sonunda Seyhan Soylu da gitti. Yurtdışına… Birden bire, ani bir kararla… Tıpkı diğer itirafçılar gibi… Dilan- Engin Polat kavgasının en kanlı çatışmalarının bir anında hiç beklenmeyen gerçekleşti… Seyhan Soylu kadim dostu Fevzi Siverek’in ofisinde Engin Polat’la buluştu ve sosyal medya takipçilerinin fabrika ayarları değişti… “neden?” diyorlardı. “Kaç lira aldın da anlaştın?” diyorlardı…
Bu beklenmeyen buluşmadan, nasıl bir hesaplaşma ve sulh gerçekleştiyse, Seyhan Soylu bir kısım seyircinin ve takipçinin kendisine biçtiği değerin çok üstünde bir varlığı da alıp gitti.
Özel yapım Bentley marka araba, Cem Uzan’ın Pariste oturduğu semtten bir ev ve 10 milyon Euro… Sanki emeklilik ikramiyesi gibi bir varlık. Bunu kim söylüyor? Bizzat Seyhan Soylu’nun kendisi. Kandırdım sizi diyor ve ekliyor: “bir kere de sizin dediğiniz gibi olsun istedim ve aldım başımı Paris’e gidiyorum. Artık dosta da düşmana herkese muhalif bir yaşam süreceğim diyerek etiketleme yapıyor…
Sadece medyanın değil, “Görgüsüzlük tragedyasını” seyreden herkesin akıl tutulmasına uğradığı, bir zamanların Yeşilçam senaristlerine “taş” çıkartacak ustalıkla kurgulanmış Dilan-Polat gösteriş filminin galiba sonuna geldik.
Yetkili yetkisiz herkesin bir şekilde müdahil olduğu ve fikir açıkladığı bu olayda işin yargıya yansıyan bölümü bir yana vergi memurlarının harekete geçtiğini ibretle tanık oluyoruz.
Ortaya ne çıkar bilmiyoruz ama kan davalı şeklinde Seyhan Soylu ile Dilan Polat ve kocasının sosyal medyaya yansıyan etkileşimlerini, binlerce hatta milyonlarca insanın “arkası yarın” gibi takip ettiğini görüyoruz.
Özel gündemin “özel savaşçılar”ının buluşması tıpkı realite Show gibi gündemimizde varlığını devam ettiriyor… Seyhan Soylu’nun hamlelerini de hiç kimse tahmin edemiyor. Ama dilinde olayları açık seçik, çekinmeden anlatıyor… İşte o açıklama:
– Evet, doğrudur dün gece Engin POLAT ile şahsım SEYHAN SOYLU Sn FEVZİ SİVEREK ‘in verdiği yemekte bir araya geldik.
– Sn SiVEREK’in bugüne kadar verdiği “ BARIŞ YEMEKLERİ “ nin yanında bizim dün gece ENGİN POLAT ile şahsım SEYHAN SOYLU’nun bir araya gelmesi zurnanın son deliği olacak kadar ehemmiyet taşımaz.
– Sn Fevzi Siverek hayatın içinde geçmiş başarı grafiğini her daim Nirvana çıkarmış özel şahsına münhasır bir karakterdir.
– Sn Siverek’in Doğu ve Güneydoğu halkının refahı, huzuru, yaşam standartı, etnik kimlik kargaşası, feodal yapının halkın üzerinde baskısı, aşiretlerin k*n davaları, husumetlerinin sona ermesi için verdiği mücadele, aldığı riskler takdire şayan davranışları onu bugünkü konumuna taşımıştır.
– Sn SİVEREK kimdir? ki bu denli agresif, gergin süreçleri yürütebiliyor ve bir sözüyle tarafları bir araya getirebiliyor? diye aklından geçirip hatta bu “ Barış Yemeği “ adı altında davetlere taraflar iştirak ediyor diyen, buluşmaları uzlaşma, anlaşma, mutabakat, “ Barış “ kelimelerinin arasındaki anlam, ünlem ve değerleri ayrıştırmayan, bu gibi durumları kişisel menfaatlere bağlayan vede söylenen söylemleri kendi algıladığı şekilde algılayıp, hala kendini geliştirmeden hayatı sosyal medya, medya’dan görünen buzdağımız ucu ile değerlendiren veyada algı kirliliğini ruhunda barındıran, soğu düşünen yurdum insanının biran gaflete gelip klavye başında ön yargılarla, sahte, gerçek hesaplardan hakaret eden sözcükleri duraklayan yurdum insanı senin için bu açıklamayı yapıyorum.

-Fevzi beyin bugün ağzından çıkan sözlerin nedenli değerli olduğuna vakıf olamayan, onu geçmişten tanıyan, bugünkü konumunu kabullenemeyen, algılayamayan ve onun hoşgörü ve iyi niyet elçiliğini istismar edip, bunu kamuoyunda “ itibarsız “ kelamlarla ifade edenlerden olmak yerine onun sözünü “ Altın söz “ yerine koyan, nedenli önem arz ettiğini bildiğim için dün geceki yemeğe iştirak ettim.
-Fevzi beyin tarafların husumetlerinde verdiği kararlar, sözler sorgulanmayacak kadar ehemmiyetlidir.”

Seyhan Soylu’nun videosundaki konuşma metni;

“Sevgili yurdum insanı ben Seyhan soylu.
Şu anda saat 07:50 ben havaalanına gidiyorum. Dün geceki yemekten çıkan sonuç bu. Ben yurt dışına yerleşiyorum ve konuyla ilgili ayrıntıları lütfen izleyin ama ben Paris’e indiğimde bu videoyu yayınlamış olacağım. Sevgili yurdum insanı yine o güzel pırlanta gibi yüreğinizde kandırıldınız. Benim tarafımdan kandırıldınız. Bu sefer benim tarafımdan kandırıldınız. Çünkü Dilan Polat, sarf etmiş olduğu sözlerin hepsi doğruydu. Ondan öncekilerin de söylemiş oldukları doğruydu. Ben şimdi havaalanına gidiyorum.
Bugüne kadar sizlere, Türk halkını kandıran 69 ponziyi deşifre ettim. Her seferinde ben patlattıktan sonra bir gazeteci üstlendi. Ve o gazetecileri kahraman ettiler bizi itibarsız ettiler. Mecbur kaldık, agresif davrandık ve sinkâflı sözler sarf ettik.
Dikkati çekebilelim diye hırçın davrandık. Öfkemize yenildiğimiz anlar oldu ama başardık. Devletimize, halkımıza, milletimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirdik ve her seferinde hırsız, para çalan, para istemiş olan biri oldu. Baktım ki bu iş böyle olmuyor. Bir seferde halkın beni görmek istediği veya o insanlara inanmak istediği gibi olsun dedim ve karar verdim. Artık dedim. Bir sefer de onlar haklı olsun.
Benim güzeller güzeli, gazla çalışan, söylenene inanan, temiz, güzel yürekli Vatandaşlarım halkım, yurdumun, memleketimin insanı.
Evet. Mecbur kaldım kandırmaya sizi.
Mecbur kaldım. Çünkü bu olayda da sayfamdan, Seher sultanın yayınlamış olduklarını itodan alıp, bundan 20 gün önce ben yayınladım. Görmediniz. Basın mensubu arkadaşlarımız görmek istemedi. Ve tüm belgeleri yayınladığım için, soruları üslubunla güzel bir jargonla sorduğum halde cevabını alamadım ve hesabım hacklendi. Sayın Cumhurbaşkanımızın fotoğrafı ve yanına kötü, müstehcen görüntüler koyarak hacklendi. Ben de dedim ki siz kazandınız.
Onlar siz kazandınız diye benden beklerken, ben yılmadım. Hesap açtım, burayı açtım.
Onları izleyenlere seslenebilmek için de iddialarıma devam ettim.
Sahte hesaplardan hakaret ettiler. Ölmüş annemize küfür ettiler, tahrik ettiler.
Zaman zaman boyutunu, maksadını aşan sözler sarf ettik.
Bazıları inanmak istemedi.
Bugüne kadar vatansever oldum, onca eylem yaptık.
Çok büyük riskler aldık ama medya görmek istemedi.
Biz ne yaptığımızı bildik.
Onlar vicdanının sesini dinleyip kulak veremediler olsun dedik.
Düşündük, taşındık dedik ki bu olayda da o kadar risk almamıza rağmen, perde arkasındakileri deşifre etmemize rağmen, Devlete seslenmemize rağmen, Baktık ki o kahraman biz değiliz. Onca riski onca cesaret göstergesine alkış tutulmuyor, hakaret ediliyor. Geçmişte olduğu gibi para yatıranların geçmişte üzerimizden silindir gibi geçtiği gibi…
Bu olayda da bir kahraman aranıyordu, çok önemli bir kahraman… Yani 20 gün önce benim yayınlamış olduğum bir haberi alıp ve o haber üzerinden kahramanlık destanı yazanlar gibi… Evet biz kötüyüz annem, biz kötüyüz. Bugüne kadar kandırmadım. Bugüne kadar aldatmadım sizi, hiç de ihanet etmedim. Ne devletime ne milletime ama baktım olmuyor. Yani bu ülkede bu memlekette dürüst olmak, halkı uyandırmak, bilinçlendirmek, anlatmak, o değişim reformuna imza atmak, dolandırıcıları, hainleri deşifre etmek çok bilim sağlamıyor. Özellikle Cinsel kimliğinizle ilgili ön yargıları olanlar veya etnik kimliğimizle ilgili ön yargıları olanlar genelleme anlamında söyleyeyim, sizin için ön yargıya hazır olanlar, sizi görmezden geliyor. Diğer tarafın söylediği kelamlara itibar edin. Sizi hiç haline getiriyorlar.
Ve ne sözünüzün ne duruşunuzun takdiri oluyor. Bu olayda da mesela ayrıntıları bilmeden yorum yapanlar gibi… Geçmişte de bir sürü dosyalar patlatmıştım ya.. Ne güzel de yaşıyordum benim ülkemde ama galiba alkışlanmamak, zannediyorum itibarsız kılınmak, vermiş olduğunuz mücadeleleri, uluslararası aktivist eylemleri… G20 olsun Pensilvanya’da her yıl olsun, Moskova’da olsun canınızı kanınızı risk atmak ve bunların hiç kimse tarafından görünmemek istenmek…
İnsanı yoruyor, biliyor musunuz? Ben de dedim ki, ben bu kadar yorulmak istemiyorum. Söylediğimi anlatamadım. Bir kesim var ve maalesef ki o kesim bazen insanları olup olmayacak insanları baş tacı eder. Değerleri de yok eder. Dedim herhalde ben değersizim. Başta yapmış olduğumuz eylemleri anlamayanlar oldu. Allah razı olsun. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, kürsülerden tebrik etti. Keza Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu.
Meclis başkanları İsmail kahraman bile kadına el vermedi. Bize andımızdan öptü.
Acaba bu dengeler şimdi bu kadar önemli devlet adamlarının takdirini dahi görmek istemeyen ne de mensupları ve bazı kesim bir yerde bir hata yapıyorum dedim ben.
Galiba bunca mücadeleyi etmek yerine Avrupa’ya kaçıp gitmek lazım veya Dubai’ye gitmek lazım. Falanca yere gitmek lazım.
Net bir sosyal medya kahramanı değiliz. Öyle klavye kabadayılığı da bilmeyiz ama bazıları anlamaz. Konuyu bilmez, hakaret eder, satılıksın, şerefsizsin.
İtibarsızsın vur şunu yok et sattın mı kendini? Hani vatanseverdin? Hani vatan, millet Sakarya.
Bir de seni takipten çıkıyorum. Siz çıkın zaten benim aptal insanlara kelamım asla olamaz. Beni akıllı, zeki, bilgili bir Türkiye Cumhuriyeti evlatları izlesin, hain aptal, kendini bilmez ve durmadan kandırılan adamların beni izlemeye ihtiyacı yok.
Onlar başkalarını izlesinler.
Şimdi bir son video daha çekip veda ediyor. Biz de sözlerimizin itibar edilebilmesi için yurt dışına gidelim dedik. Çünkü yurt dışındakiler devlet ve devletin makamlarına sarf etmiş olduğu iftira karalama veya kendi menfaatle çıkar odaklı ilişkilerinden kaynaklanmış olan, sarf ettiği sözlere karşı dedik ki onlar muteber bizse maalesef kötüyüz. Biz kötüyüz annem dedik iyi olabilmek için ne yapalım? Sağduyulu olalım. Sağduyulu olmak için de şuna karar verdim. Teklifleri değerlendireyim dedim ve baktım ki o arada teklifler açıldı. Nasıl olsa arkanızda kimse yok bizim dedim. Halkımız bize sahip çıkıp sayfalarından bizi paylaşmıyor, kötülüyor, işine gelince anlıyor ama işine gelmeyince anlamayan bir kesim var dedim. Karar verdim, karar verdim. Yurt dışına çıkmaya, devleti hedef almaya ve devleti hedef alırken makamları da hedef alıp itibarsız geçmiş dostlarımıza da kelamlar etmeye iftira atmaya.
İhanet etmeye gidiyorum ve bu videoları Paris’e inince yayınlayacağım ve Paris’te birine komşu oluyorum. Eski bir hırsız arkadaşım cem uzanın semtinden bana Engin Polat ev aldı 11. avünde.
10.000.000 € da aldım. Bir de benk’le araba oh.
Bu sefer de ben kandırdım, sizi oh aldım. 10.000.000 Euro’yu da bavulumda geçiriyorum. Orada da arabam bekliyor. Ben de 11 avni’de de evime gidiyorum. Evimden de paylaşımları size yapıyorum. Hadi bay bay.”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir