Türkiye kadın millî voleybol takımımızın, çok sevdiğimiz ismiyle, Filenin Sultanlarının Avrupa Şampiyonu olması size de çok iyi gelmedi mi? Son zamanlarda hepimizin üzerinde bir umutsuzluk bulutu var gibiydi. Kadın, erkek, genç, yaşlı fark etmeksizin… Sonra ülkemizdeki büyük çoğunluğun yüzünü güldürdü sultanlarımız. Büyük bir başarıya imza attılar. Şampiyona boyunca uğradıkları zorbalıklara, ayrımcılığa ve tüm kötülüklere rağmen yüzlerindeki gülümsemeyi hiç kaybetmeden hem de. Ülkemizdeki genç kızlara rol model oldular, bizleri çok uzun zaman sonra yeniden umutlandırdılar. Spor alanındaki başarıları artık su götürmez bir gerçek. Bu başarının yanında, karşılarına çıkan tüm zorluklara rağmen öz dengelerini kaybetmeden, değerlerinden hiç ödün vermeden, azimle, sebatla hedeflerine ilerleme konusundaki başarılarının da hakkını vermemiz gerekir. Pırıl pırıl bu genç kadınlar bize her şeye rağmen dimdik ayakta durmanın en güzel örneğini sundular.
İdare edilebilen zorluklar, kazanılmış fırsatlardır.
– Winston Churchill
Hayatta inişli çıkışlı zamanlar olması kaçınılmazdır. Sevdiğimiz birini kaybedebiliriz, işten kovulabiliriz, sevgilimizden ayrılabiliriz ya da en basitinden yaşadığımız metropolün trafiğinden bunalabiliriz. Hiç sorunsuz sıkıntısız bir hayat beklentisi gerçekçi değildir. Elbette iyi günlerimiz olduğu kadar kötü günlerimiz de olacaktır. Burada önemli olan o kötü günleri nasıl karşıladığımız, nasıl muzaffer olduğumuzdur. İngiliz yazar Publilius Syrus’un dediği gibi “deniz sakin olduğunda herkes dümeni tutabilir.” Hayatta ilerlemek ve başarılı olmak için fırtınalara da hazırlıklı olmamız gerekir.
Rezilyans, psikolojide dayanıklılık ve esneklik anlamında kullanılan bir terimdir.
Psikolojik dayanıklılık anlamına gelen rezilyans, kişilerin stresli durumlarla ya da zorluklarla başarılı bir şekilde baş etme yeteneğini ifade eder. Eğer zorluklar karşısında ya da stresli durumlarda esnek olabiliyorsak, yeni duruma uyum sağlama ve negatif durumlarla başa çıkma konusunda başarılıysak, psikolojik dayanıklılığımız yüksek demektir.
Bu da duygusal, zihinsel ya da fiziksel zorluklara sağlıklı tepkiler verebildiğimiz anlamına gelir. Zor bir durumda kaldığımızda bu durumla nasıl başa çıkabileceğimizi biliriz, güçlü yönlerimizi kullanabiliriz ve olumsuz etkileri azaltabiliriz. Şunu hep hatırımızda tutmak gerekir ki başarıyla üstesinden geldiğimiz her zorluk bizim için bir ilerleme kaynağıdır.
Peki, rezilyans konusunda iyi değilsek, yani psikolojik dayanıklılığımız yüksek değilse? O zaman kolları sıvayıp bu konuda neler yapabileceğimize bakmamız gerekir.
1- Kabullenme
Bir zorlukla karşılaştığımızda yapacağımız ilk şey bu durumu kabul etmek ve farkındalık kazanmaktır. Böylece sorundan kaçınmak yerine sorunla yüzleşebiliriz.
2- Olumlu düşünme
Yüzleştiğimiz bu sorun karşısında nasıl bir tutum geliştireceğimiz çok önemlidir. Bir zorlukla karşılaştığımızda, kolayca olumsuz düşüncelere kapılırız ve bu olumsuz düşünceler bize durumu daha da kötü gösterebilir. Kendimizi daha çaresiz hissedebiliriz. Oysa bunun tam tersini yaparak olumlu bir düşünce biçimi geliştirirsek daha çözüm odaklı oluruz. Direncimiz ve motivasyonumuz artar.
3- Destek alma
Zor zamanlarda kendi içsel motivasyonumuz kadar çevremizin desteği de çok önemlidir. Böyle dönemlerde sevdiğimiz, güvendiğimiz insanların yanında olmak ya da profesyonel yardım almak bize iyi gelecektir. Çünkü duygusal destek ya da ya da danışmanlık almak bizler için zorluklarla başa çıkmayı daha kolay bir hale getirebilir.
4- Öz bakım
Kötü bir dönem geçirdiğimizde kendimizi ihmal etmeye de yatkın oluruz. Uyku düzenimiz bozulur, daha sağlıksız besleniriz, öz bakımımızı aksatırız. Oysa bunun tam tersini yapmamız gerekir. Unutmamak gerekir ki “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”. Olayları sağlıklı bir perspektiften değerlendirmek ve zorluklarla başa çıkabilmek için kendimize iyi bakmamız elzemdir. Sağlıklı beslenmeyi, iyi uyumayı, egzersiz yapmayı, gerektiğinde rahatlama teknikleri kullanmayı özellikle bu dönemlerde ihmal etmemeliyiz.
5- Geleceğe odaklanma
Hayatta her şey geçicidir. Bugün bizim için büyük bir sorun gibi görünen bir şey çok büyük ihtimalle bir sene sonra hiç de önemli gelmeyecektir bize. Zorluk dönemlerinde bunu sık sık aklımıza getirmemizde fayda var. Anlık zorluklara odaklanmak yerine, gelecekteki güzel günlere odaklanmak bizlere iyi gelecektir.
6- Değişime uyumlanma ve esneklik
Ünlü filozof Heraklitos ‘Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’ demiştir. Hayatta her şey değişir ve gelişir. Bizler de karşılaştığımız zorluklarla değişiriz. Her zorlukta güçlü ve zayıf yönlerimizi bir kez daha gözden geçiririz. Yaşadıklarımızdan dersler çıkarırız. Bu nedenle yaşadığımız zorlukları birer öğrenme ve gelişme fırsatı olarak da görebiliriz.
Üstelik bu derslerin sonunda hayata karşı bir esneklik de kazanırız. Çünkü hayat her zaman bizim planladığımız gibi gitmez. Çıktığımız bir yaz tatilinde yağmura yakalanabiliriz örneğin. Önemli olan o yağmurun tadını çıkarabilmek, yağmura da adapte olabilmektir. Hayatta esneklik kazandıkça daha büyük zorluklarla etkili bir biçimde başa çıkabilme yetimizi geliştiririz.
7- Problem çözme
Bir zorlukla karşılaştığımızda ya da hayat istediğimiz yönde gitmediğinde mağdur rolüne girmektense mantıklı yanımızla durumu değerlendirip sorunu çözmemiz önemlidir. Eğer yaşadığımız büyük bir sorunsa, bunu küçük parçalara bölerek daha kolay yönetebiliriz ya da adeta bir matematik problemi çözer gibi adım adım ilerleyebiliriz.
Dertsiz çoban, gül bahçesi ve zararlı otlar
Adamın biri, bir gün, birdenbire kör olmuş. Günlerce, haftalarca doktor doktor gezmiş ancak derdine bir çare bulamamış. Doktorlardan umudu kesen adam başlamış dünyayı dolaşmaya. Derdine deva bulabilmek için çalmadığı kapı kalmamış. Günlerden bir gün, bir dergâha düşmüş yolu. Dervişlerden yardım istemiş. İçlerinden biri demiş ki, “Senin derdinin dermanı bellidir. Hiç derdi olmayan birini bulup onun gömleğini gözlerine süreceksin. Böylece gözlerin açılacak.” İçine bir umut düşen adam dağ tepe demeden yollara düşmüş. Koca dünyada bir dertsiz arayıp durmuş. Derken bir köye düşmüş yolu. Köyde yaşayanlar o köyün çobanının hiç derdi olmadığını söylemişler. Adam hemen çobanın peşinde düşmüş. Dağın başında bulmuş çobanı. “Derler ki senin hiç derdin yokmuş. Eğer doğruysa, derdimin dermanı sendedir” demiş. “Doğrudur” demiş çoban. “Benim hiç derdim yoktur.” Adam ayaklarına kapanmış çobanın. “Çıkar gömleğini ver de gözlerim açılsın,” demiş. Çoban cevap vermiş, “benim gömleğim yok ki.”
Kıssadan hisse, şu koca dünyada dertsiz tasasız insan bulmak zordur. Ama büyük ama küçük herkes kendine göre bir zorluğun içindedir. Hayat her zaman bize gül bahçesi vadetmez. Bize sunulan bahçede güller kadar dikenler de zararlı otlar da haşereler de olacaktır. Bu kaçınılmazdır. O bahçeye nasıl bakacağımızsa bizim seçimimizdir. Zor bir durumla karşı karşıya kaldığımızda nasıl bir tepki vereceğimizi biz belirleriz. İyi haber bu tepkilerin geliştirebilir ve değiştirilebilir olmasıdır. Yaşadığımız zorlukları birer gelişim fırsatı olarak görüp dersler çıkarırsak, olumlu düşüncelere ve güzel bir geleceğe odaklanırsak, çevremizi bizi destekleyecek insanlardan oluşturursak ve en büyük yatırımı kendimize yaparsak aşamayacağımız zorluk yoktur.
Mevlana’nın da dediği gibi, “sıkıntı yok efendiler, dert; insana yol gösterir.”
Web
X
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
